Uyku ve uyku evreleri

Birey yaşamının üçte biri uyku ile geçmektedir. Uyuma eylemi bireylerin istirahat etmeleri açısından zorunludur diye biliniyor olsa da, uyuma esnasında da beyin çalışmaktadır. Uyuma durumunun ve görülen rüyaların sırları tamamıyla çözüme ulaşmamıştır. Uyuma basitliği olan bir hal değildir. Karışık yapısı bulunmaktadır. Bilim adamları bu durum ile ilgili olarak araştırmalarını devam ettirmektedir. Uyku hali dört aşama ve rem uykusu denilen bir aşama olmak üzere beş aşamadan meydana gelmektedir. 4 uyuma aşaması gözlerin hareketlerinde yavaşlama ve durma görülen Non-Rem (Non rapid eye movement) uyuma halidir. Rem (rapide eye movement) uyuma evresinde göz hareketlerinde hızlılık görülmektedir. Bu uyuma aşamaları arasında bir döngü bulunmaktadır. Bu döngüde “non-rem”, “rem-non”, “rem-rem” olarak gerçekleşmektedir. Normal bir uyuma eyleminde 4-5 döngü yaşanmaktadır (Rechtschaffen, Kales, 1973, 13).

Uyku ve uyku evreleri

Birey yaşamının üçte biri uyku ile geçmektedir. Uyuma eylemi bireylerin istirahat etmeleri açısından zorunludur diye biliniyor olsa da, uyuma esnasında da beyin çalışmaktadır. Uyuma durumunun ve görülen rüyaların sırları tamamıyla çözüme ulaşmamıştır. Uyuma basitliği olan bir hal değildir. Karışık yapısı bulunmaktadır. Bilim adamları bu durum ile ilgili olarak araştırmalarını devam ettirmektedir. Uyku hali dört aşama ve rem uykusu denilen bir aşama olmak üzere beş aşamadan meydana gelmektedir. 4 uyuma aşaması gözlerin hareketlerinde yavaşlama ve durma görülen Non-Rem (Non rapid eye movement) uyuma halidir. Rem (rapide eye movement) uyuma evresinde göz hareketlerinde hızlılık görülmektedir. Bu uyuma aşamaları arasında bir döngü bulunmaktadır. Bu döngüde “non-rem”, “rem-non”, “rem-rem” olarak gerçekleşmektedir. Normal bir uyuma eyleminde 4-5 döngü yaşanmaktadır (Rechtschaffen, Kales, 1973, 13).

Uyku, Non-REM ve REM uykusu diye iki türlü uyuma meydana gelmektedir. Non-REM uykusu kendi içinde üç evreden meydana delmektedir. Non-REM uykusu, öncelikle az zamanlı geçme aşaması olan ve yalnızca %5’lik kısmını içeren evre1, sonrasında davranış ve tutumla öğrenilmesi gerçekleşen bilgi çeşitlerinin motor bellek aracılığı ile bellek içine aktarıldığı aşama 2 gerçekleşir. Aşama 2, uyku sürecinin %45-55’ni meydana getirir. Derin uyku aşamasının oluşmaya geçtiği aşama 3’de ise organizmanın kendisini dinlendirmeye ve yenilemeye almaktadır. Uyku sonucunda dinlenmenin istenildiği gibi gerçekleşmesi için aşama 3’ün %20-25 civarında olması gerekmektedir (American Academia of Sleep Medicine, 2007, 2).

Geriye kalan %20-23 oranındaki bölüm ise REM uykusunu meydana getirmektedir. Rüyanın içeriğinde bulunanlar ile ilişkili şekilde gözlerde görülen hareket biçimlerin bulunduğu REM aşamasında, bedendeki bütün kaslar kuvvetsizdir. Kişi bu dönemde bilinci yerine gelmeden uyanma yaparsa kendisini yerinden kalkamayacak derece hissetmektedir. Bu aşamanın en önem verilir niteliği beynin işlevlerinin uyanık haldekinden daha fazla gerçekleşmesidir. Günlük yaşamada öğrenimi gerçekleşen bütün şeyler ön bellek içinden alınarak sanki bilgisayarların işletim sistemindeki gibi arşiv yapılır ve dosya yapılır. Mesela bir çocuğun gün içinde derslerine çalışması gerçekleşir, sanki bir şeyler öğrenilmemiş gibi uykusunu uyur. Ön bellek içine alınmış bulunan bilgi çeşitleri uyku sırasında kayıt yapılır. Uyku durumu sona erip uyanma gerçekleştiği zaman çalışmış bulunduğu konuların öğrenimini gerçekleştirdiğini anlar. Nefes alıp vermede düzensizlik görülmektedir bu aşamada. Bütün organ çeşitleri minimum enerji kullanırken beyin çok fazla enerji harcadığı REM aşamasını normal aşan kişi sabahları zindelik içinde, öğrenme kapasite ve yeteneği çoğalmış biçimde uyanmaktadır (Köktürk, 1999, 372).

Non-Rem Uykusu

Non-Rem, Rem uyku safhasına geçiş yapılmamış aşamadır. Derin uyku halinin görüldüğü aşamadır. Uyku durumunun %75’lik kısmını meydana getirmektedir. Günlük yaşamda yorgun olma ve bedendeki fiziki hasar türlerinin tedavisi gerçekleşir. Uyku evreleri aşağıda incelenmiştir (Carskadon, Rechtschaffen, 2005, 1359).

1.Evre

Uyku haline girme aşaması şeklinde bilinmektedir. Bu esnada EEG içinde karışmış frekans içinde voltajı düşük dalga türleri belirlenmiştir. Bu sırada göz küresinin hareket şekli daireseldir ve EOG kanalları içinde takip edilmeye geçilir. Göz küresinin davranışları uyku durumuna geçildikten sonra yavaş şekilde iki taraflıdır. Kasların tonusunda uyku nedeniyle belli bir oranda düşme meydana gelmiştir. İlk aşama uyku olan bu dönemde uyku süresince rastgele anlarda meydana gelerek bütün uyku süresinin ¼’nü meydana getirir (Pressman, 2002, 17).

2.Evre

Beyinsel dalga türlerinin kayıtlarının yapıldığı, EEK kanalları içinde ilkönce 1. Evredeki ile benzeşen voltajı az, sonrasında amplitüdü şekilde artış gösteren 4-7 hz. Frekans boyutunda “teta dalgası” şeklinde isimlendirilen asıl faaliyet sürerken dönemsel biçimde tekrar eden kişisel bazı uyku fonksiyonları kendini gösterir. Bu unsurlar uyku derin bir hal aldığını ifade eden kısa süreli 13-14 hz. Frekansında iğ biçiminde bir faaliyet olan uyku iğleri (sleep spindle) ile uyku durumunun yüzeyselleştiğini ortaya koyan üst düzey amplitüdülü üç dalgadan meydana gelen dompleks K dalgasıdır. 1. Evrede izlenen göz küresi hareketlerinin yavaşlığı bu aşamada da sürmektedir. Kaslarda bulunan gerginlik 1. Evreye göre azalma göstermiştir. Bütün uykunun %45-50 oranının 2. Evre uyku meydana getirmektedir (American Academia of Sleep Medicine, 2007, 3).

3.Evre

Uykunun derinleşmesidir. Beden kaslarında hareket önemli ölçüde azalmaktadır. Beyinden delta dalgalarının yayılması başlamıştır. Yavaşça ve genişçe olan dalgalar delta dalgalarıdır. Aşama 3 ve 4, “Yavaş Dalga Uykusu” şeklinde de tanımlanmaktadır. Gözlerde hareketlilik yavaştır (Carskadon, Rechtschaffen, 2005, 1360).

4.Evre

Bu aşamada beyinden yayılan delta dalgalarında artma görülmektedir. Uyumakta olan bireyin uyanık duruma getirilmesi güçleşir. Bu aşama da uyuma da derinlik bulunmaktadır. Bu aşamada uyanma sonucunda birey kendisini uykusu var şeklinde hissetmektedir. Uyurken konuşmak ve gezmek bu aşamada gerçekleşmektedir (Pressman, 2002, 18).

Rem Uykusu

REM uykusu 5. döngüdür. Hızlı göz hareketleri Rem uyku aşamasındadır. Paradoksal uyku şeklinde de bilinmektedir. Bu aşamada rüya görülmektedir. Kişi bu aşamada uyanırsa rüyasını hatırlamaktadır. Bu aşamada nefes alma ve verme, kalbin atış sayısı ve gözlerin hareketleri artış gösterir. Rem uykuda olan birinin hızlı göz hareketleri görebilme olasıdır. Dikkatli bir şekilde göz kapaklarına bakıldığında göz kapaklarının hızlı bir biçimde hareket ettiği fark edilmektedir. Rem uykusu, tüm uyku süresinin % 25’ini meydana getirmektedir. Bu uyku esnasında beyin hareket işlevlerini kilitleyerek geçici bir uyku felcine neden olacaktır. Rem uykusu aşaması sonrasında 2. Evre uyku aşamasına geri dönülmektedir. Bu, uyku durumundaki insanlar arasında kabus görülme olayları izlenmektedir. Bunun nedeni Rem uykusu geçici felce neden olmaktadır. Uyku sırasında herhangi bir nedenle uyanma söz konusu olduğunda, vücudun beyin tarafından kitlenmesi nedeniyle hareket edilememektedir. Tamamen uyanılmamakta ve hatta bir ses çıkarılması da zorlaşmaktadır. Bazı insanlar bu duruma rüyanın neden olduğunu düşünüyor. Diğerleri, görünmez varlıkların sebebi olduğunu düşünürler. Nihayet Rem uykusu zorunludur. Rem uyku esnasında uyanan, huzursuzluk hisseder ve sinirlenir (American Academia of Sleep Medicine, 2007, 4).

EEG’de 1. fazdakine benzer bir aktivite görülmekle beraber bazen testere dişine benzeyen dalgalar ortaya çıkabilmekte veya uyanıklıktakine yakın frekansta dalgalar temel aktiviteye eklenebilmektedir (Pressman, 2002, 19).

REM dönemine adını veren asıl farklı özelliği, EOG kanallarında kaydedilen hızlı göz küresi hareketleridir. Hiçbir uyku döneminde rastlanmayan hızlı göz küresi hareketleri, tek tek veya gruplar halinde bu uyku döneminde ortaya çıkarlar. Yüzde, kol ve bacaklarda minik seyirmeler dışında, REM’de kas gerginliği tamamen kaybolmuştur. Kas tonusunun tam olarak kaybolmasına rağmen, beyin aktivitesinin 1. faz gibi, uyanıklığa yakın bir döneminkine benzemesi, REM dönemini bazı yazarların “paradoksal uyku” olarak adlandırmasının sebebidir. Rüyaların yüzde 80-90’ının REM döneminde görülmesi bu fazın rüya dönemi olarak adlandırılmasına sebep olmuştur. REM dönemi gece uykusunun yüzde 20-25’ini oluşturur (Geyer, Payne, Carney, 2000, 10).

REM uyku dönemi diğer uyku dönemlerinden ayrı birçok özelliğe sahiptir. EEG’de faz 1’de de benzer bir aktivite bulunur, ancak bazen testere dişi benzeri dalgalar ortaya çıkabilir veya uyanma yakınındaki frekanslar temel aktiviteye eklenebilir. Adını REM dönemine veren orijinal ayırıcı özellik, EOG kanallarında kaydedilen hızlı göz hareketleridir. Hiçbir uyku döneminde görülemeyen hızlı göz sürünme hareketleri, bu uyku döneminde tek tek veya grup halinde ortaya çıkar. REM’de kas gerginliği tamamen kaybolur, yüzde, kollardaki ve bacaklardaki küçük gerilmeler hariçtir. Kas tonusunun tamamen ortadan kalkmasına rağmen, beyin aktivitesinin uyanışla olan benzerliğine (aşama 1’deki gibi) bazı yazarların REM dönemini “paradoksal uyku” olarak nitelendirmelerine neden olmuştur. REM uyku döneminde rüyaların %80-90’ının ortaya çıkması bu evreni hayal dönemi olarak adlandırmıştır. REM dönemi gece uykusunun yüzde 20-25’ini oluşturmaktadır (Köktürk, 1999, 372).

Uykunun her bir dönemi kaç saat sürer?

Uyku evrelerinin her biri yaklaşık olarak 90 dakikadır. Bu uyku dönemleri uyuma dengesi ile ilgili bilgiler vermektedir. İlk uyku aşamasına geçildiğinde kesif, şuur açısından yarım şekilde, hayal görme ve görüntü ortaya koyma aşamalarından geçilmektedir. Rüya ise hemen çok kısa bir sürede olacaktır. Bundan sonra daha derin, daha huzurlu ve hayali olmayan bir aşamaya geçilmektedir. Bu zaman periyodunda, beyninizin dalgaları, saniyede 13 titreşimle delta frekanslarına doğru yavaşlamaktadır. Ve bu sırada birey, derinliği bulunan ve rüya olmayan bir uyku haindedir. Bu evre, dördüncü kademe uyku şeklinde isimlendirilmektedir. Bu aşama uykunun en derin, en iyi ve en iyi dinlenme noktasıdır. Bu rüya görülmeyen evrede iç dengedeki nihai konuma ulaşılmaktadır. Uykudan yaklaşık doksan dakika sonra en hafif uyku dönemine geçilmektedir. Bu noktada, uyanma çok muhtemeldir veya çevredeki sesler, hareketler, acılar veya üzüntülerle aniden uyanılabilmektedir. Tekrar uyku moduna geçilirse, tüm evreler tekrar başlar. Bir kez daha derin uykuya dalınmakta ki bu daha önce olduğu gibi derin olmayabilir ama yine rüya görülmektedir. Daha sonra, hafif uyku evresinden geçer, burada sesler veya hareketlerle uyanma şansı yüksektir. Bu şekilde uyku, gece boyunca devam eden, ritmik bir şekilde derin uykudur. Sabitleme devrelerinde rüya gören ve uyuyan daireler içinde her doksan dakikalık yolculuğun sonunda, uyku hafifleşir ve uyanma durumuna yaklaşılmaktadır. Yaratılıştan alınan bu uyku döngüleri anlaşıldığında gerekli ve yararlı ilkeler elde edilecektir (Carskadon, Rechtschaffen, 2005, 1359).

REM uykusunda harcanan zaman yüzdesi, doğumdan sonra yavaş yavaş azalmakta (doğumda% 50), üç yılda% 33’e, 11 yılda% 27’ye ve ergenlik döneminde yaklaşık% 25’e düşmektedir (Pressman, 2002, 20).

Uykunun ilk üç ayında NREM’in derin basamakları hakimdir. Uyku ve ikinci yarılı yavaş dalga uykusu daha kısadır ve REM süresinin önüne geçileceğinden daha uzundur. Orta evrede süre yavaş dalga uykusunun toplam uyku zamanına oranı giderek azalır. Hayatımızın kısa süresi içinde 1/3 ya da 1/4 sürede derin uykuya daldığından, dinlendirici bir uykunun önemi dengeli bir hayat yaşanıldığında kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. En derin uyku, ilk uyku döngüsünden doğmaktadır. Kazanılan dinlenme miktarı sonraki döngülerde giderek azalmaktadır. Uyku için bir süre vardır, o halde uyku 1,5; 3; 4, 5 veya 6 saatlik periyotlardan birinde planlanmalıdır (Geyer, Payne, Carney, 2000, 11).

Uyanma için bir çalar saat ayarlama gerekmekte, bu 90 dakikalık döngülerin sonuna karşılık gelecek şekilde ayarlanmalıdır. Uyku evresinin ortasında uyanma olursa, halsiz, yorgun ve dağınık hissedilmektedir. Yukarıda bahsedilen 5 uyku periyodu, gece farklı zaman aralıklarında ve aralıklarla tekrarlanır. Tabii ki, bu uyku dönemlerini sınıflamada olduğu gibi birbirinden kesin sınırlarla ayırmak mümkün değildir. Evre 1’den sonra hemen evre 2 ile evre 3 veya Evre 2 arasında beyin aktivitelerinde farklılıklar vardır. Araştırmacılar, klinik araştırmaları kolaylaştırmak ve belirli bir standartlaşma oluşturmak için uykuyu kurallarla birbirlerine ayırmışlardır. Bu kurallar ışığın altında uykuya özen göstermek gerekmektedir. Son yıllar birçok araştırma grubu, gelişmelere katkısı ve uyku yapısı hakkında daha ayrıntılı bilgi verecek otomatik frekans ve voltaj analiz yöntemlerini kullanmaya başlamıştır. Bu yöntemlerle uyku pedalı oluşturma, beyin dalgaları ve ilgili frekanslar, voltaj ve birçok parametre hesabı ve uyku EEG’sinin oluşumuyla ilgili tüm dalgalar hakkında detaylı bilgiler elde edilir. Yukarıdaki bilgilerden anlaşılacağı üzere, uyku pasif ve monoton bir işlem değil, daha aktif ve değişken bir adımdır (Köktürk, 1999, 372).

Rüya içeriği

Rüya içeriğini oluşturan emosyonlar arasında en sık yaşanan duygu kaygıdır. Erkekler kadınlara göre daha fazla saldırgan içerikli rüyalar görmektedir. Elde edilen bulgular, yaşamdakine benzer içeriğin rüyalarda sürdüğünü göstermiştir. Rüyaların %10’unda cinsel içerik vardır ve gençlerde daha fazladır. İnsanların %12’si sadece siyah beyaz rüya gördüklerini bildirmiştir (Hall 1990). Bunun yanı sıra sıklıkla kişi kendisini bazı belirli durumlarda görebilir. Bunlar arasında kovalanma, havada uçarken görme, yavaşça koşarken, düşerken, cinsel ilişki kurarken, çıplak halde olma, geç kalma rüyaları, bir sınava hazırlıksız girmek, dişlerinin dökülmesi, ölmüş birini canlı görme, kaza geçirme, sağlık durumu bozulması ve hastalık rüyaları sayılabilir (Pressman, 2002, 21).

Ortak bir his, rüyanın içeriğini oluşturan duygular kaygısıdır. Erkekler daha agresif içerik hayallerini görür. Bulgular, hayata benzer içeriğin rüyalarda sürdüğünü göstermiştir. Hayallerde %10 gençlerde daha fazla cinsel içerik bulunmaktadır. İnsanların %12’si siyah-beyaz rüyalar görmüşlerdir (Hall 1990). Bunun yerine kişi rüyada belirli kişileri seçmektedir. Onların arasında kovalamak, havada görünmek, yavaşça koşmak, düşmek, seks yapmak, çıplaklık, gecikme hayalleri, düşen dişler, ölü görme, canlı görmek, çarpmak, kötüleşen sağlık durumu ve hastalıklar vardır (Köktürk, 1999, 372). Düşlerle ilgili önemli gözlemler yapan Freud ve müteakip psikanalistlerine göre, rüyalar, bilinçli dünyamızda baskı altına alınan duyguların ve arzuların ifade edilmesini sağlar ve böylece zihinde bastırılan ve açılan içerik arasında bir uyum veya denge yaratır. Freud, hayallerin başka bir işlevinin uykuyu korumak olduğunu savunmuştur. Freud’a göre, rüya deneyimi, çevresel uyaranlarla içsel fantastik dünyada tutarak bir kişinin dikkatini uyandırmaya devam etmektedir. Hayallerle, gece boyunca harici uyaranlara uyanmadan hayallerin bir parçası olarak yaşayabilir ve böylece uykunun devam etmesi sağlanabilmektedir. Bununla birlikte, zihin, tehlike uyarılarını algılarsa acil durumların beklentisinde uyanmaktadır. Başka bir önemli psikanalist ve analitik psikoloji okulunun kurucusu Jung’a göre, insan hayalleri hem bireysel hem de ortak bilinçleri yansıtan sembollerle kurmakta, bu semboller birçok kültürde ortak ve insanın temel korkusunu ifade etmektedir (Carskadon, Rechtschaffen, 2005, 1360).

Bu makale 8 Mayıs 2024 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Kln. Psk. Bil. Uzm. Canan Sinanoğlu

Kln. Psk. Bil. Uzm. Canan Sinanoğlu ; Lisans eğitimini Atatürk Üniversitesi , uzmanlık eğitimini Yakın Doğu Üniversitesi bölümlerinde tamamlamıştır . Aile Danışmanlığı eğitimini ise  Mevlana Üniversitesi'nde tamamlamıştır Tezini “Evliliklerinden Hoşnut Olan ve Olmayan Bireylerin Depresyon Düzeyleri ve İntihar Olasılıklarının Karşılaştırılması” üzerine yapmıştır. Amerika Birleşik Devletleri Madde Kullanımı Danışmanları Birliği (NAADAC) ve Yakındoğu Üniversitesi’nde Sigara Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlılığı Danışmanlık Sertifika Eğitimini tamamlamıştır. Psikoterapi eğitimleri , aile ve çift terapisi eğitimleri , cinsel terapi eğitimleri , grup terapisi eğitimleri , hipnoterapi gibi bir çok eğitimlerini tamamlamıştır  .Uzun yıllar Sağlık Araştırmaları  Genel Müdürlüğü , Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü gibi Sağlık Bakanlığı'nın farklı ku ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
youtube
linkedin
instagram
Etiketler
Uykusuzluk nedenleri
Kln. Psk. Bil. Uzm. Canan Sinanoğlu
Kln. Psk. Bil. Uzm. Canan Sinanoğlu
Ankara - Klinik Psikolog
Facebook Twitter Instagram Youtube