Psikoseksüel gelişim evreleri

Sigmund Freud’un geliştirdiği psikanalitik yaklaşım, kişiliği üç temel yapının bütünleşmesiyle açıklamaktadır. Bu temel yapılar id (alt benlik), ego (benlik) ve süper ego (üst benlik) şeklinde ifade edilmektedir. İnsanda doğuştan gelen dürtülerin kaynağı olarak tanımlanan id, kişilik yapısının biyolojik bir parçası olarak tanımlanmıştır. Freud, insanın cinsellik ve saldırganlık gibi iki önemli eğilime doğuştan sahip olduğunu savunmaktadır. Kişiliğin uyum sağlayıcı, düzenleyici ve dengeleyici yapısı egodur. Ego, çevresel etkenlerle uyarımlar neticesinde gelişen id’in bir parçasıdır. Bu parça, dış dünya ile alt benlik arasındaki etkileşimi dengeler. Kişiliğin üçüncü yönü ise ahlaki parçası olan üst benliktir. Bu kısım, bireyin davranışlarını toplumun değer yargılarına göre değerlendirerek, ne derece doğru olduğunu belirtir. Bireyin çocukluğundan itibaren gelişim gösteren süper ego, aile ve toplum tarafından aktarılan değer yargılarına uygun olarak şekillenmektedir. Bu süreçte ödüllendirme ve cezalandırma uygulamaları ile pekiştirilir. Alt benlik, benlik ve üst benlik yapılarının birbirleriyle sürekli olarak etkileşimleri, dinamik kişilik yapısını oluşturmaktadır (Boeree, 2012).

Psikoseksüel gelişim evreleri

Sigmund Freud’un geliştirdiği psikanalitik yaklaşım, kişiliği üç temel yapının bütünleşmesiyle açıklamaktadır. Bu temel yapılar id (alt benlik), ego (benlik) ve süper ego (üst benlik) şeklinde ifade edilmektedir. İnsanda doğuştan gelen dürtülerin kaynağı olarak tanımlanan id, kişilik yapısının biyolojik bir parçası olarak tanımlanmıştır. Freud, insanın cinsellik ve saldırganlık gibi iki önemli eğilime doğuştan sahip olduğunu savunmaktadır. Kişiliğin uyum sağlayıcı, düzenleyici ve dengeleyici yapısı egodur. Ego, çevresel etkenlerle uyarımlar neticesinde gelişen id’in bir parçasıdır. Bu parça, dış dünya ile alt benlik arasındaki etkileşimi dengeler. Kişiliğin üçüncü yönü ise ahlaki parçası olan üst benliktir. Bu kısım, bireyin davranışlarını toplumun değer yargılarına göre değerlendirerek, ne derece doğru olduğunu belirtir. Bireyin çocukluğundan itibaren gelişim gösteren süper ego, aile ve toplum tarafından aktarılan değer yargılarına uygun olarak şekillenmektedir. Bu süreçte ödüllendirme ve cezalandırma uygulamaları ile pekiştirilir. Alt benlik, benlik ve üst benlik yapılarının birbirleriyle sürekli olarak etkileşimleri, dinamik kişilik yapısını oluşturmaktadır (Boeree, 2012).

Freud, kişilik yapısının doğumdan sonra farklı aşamalardan geçerek şekillendiğini savunmaktadır. Bu aşamaları psikoseksüel aşamalar olarak tanımlamıştır. Psikoseksüel aşamalar şu şekildedir:

Oral dönem

Anal dönem

Fallik dönem

Gizlilik (Latent) dönemi

Genital dönem

Oral, anal ve fallik dönem ve genital dönemler olarak gruplanmıştır. Genital dönemlerde kişilik gelişimi oldukça önemlidir. Çünkü bütün önemli kişilik özelliklerinin temeli bu dönemlerde gelişmektedir. Her dönemin dengeli şekilde yaşanması gerekmektedir. Bu dönemlerden herhangi bir tanesinde aşırı doyum sağlanması veya aşırı engellenmeye maruz kalınması, bireyin o dönemde saplantı yaşamasına neden olmaktadır. Freud’a göre, psikoseksüel gelişim dönemlerinden bir tanesinde saplantı yaşayan birey, o dönemin özelliklerini ağırlıklı olarak yansıtacaktır. Kişiliğin gelişimi ve şekillenmesinde etkili olan bu dönemlerin ayrıntılı olarak incelenmesi, terapistlere önemli ipuçları sağlayacaktır. Bu sayede hastalara doğru teşhis koyma ve etkin bir tedavi sürecini yönetmek için mümkün olacaktır.
Aşağıda Freud’un tanımlamış olduğu psikoseksüel gelişim evreleri hakkında bilgi verilmiştir.

Oral Dönem

Kişilik gelişiminin birinci basamağı olan oral dönem, hayatın ilk 1-1.5 yılını kapsamaktadır. Bu dönem süt çocukluğu dönemi olarak da bilinir. Çocuk bu dönemde asıl olarak ağızdan beslenerek haz almaktadır. Sürekli olarak alıcı konumunda olan bebeğin ihtiyaçları, kendini ifade etme şekli ve algılaması ağız bölgesine yoğunlaşmıştır. Bu dönemde acıkma, susama, anne memesi gibi nesnelere dokunmaktan hoşlanma, yutma ve doyma hisleri duyuları algılanmaktadır. Bebek bu dönemde sadece ağız ile iletişim kurabilmektedir. Bu nedenle davranışlarının temel kaynağı beslenme ile ilişkilidir. Beslenme ihtiyacının karşılanması ile doyum sağlanır. Bu durum o dönemdeki hayat enerjisini kaynağıdır (Alper vd. 1997).
Oral dönemde beslenme ihtiyacı, bebeğin annesini emmesiyle karşılanmaktadır. Freud bu dönemdeki bir çocuğun emme faaliyetlerini, çocuğun cinsel gösterilerinin tipi olarak ifade etmektedir (Freud, 2014). Bu dönemde başlayan emme fonksiyonunun insanın yaşamı boyunca süreceğini, zaman zaman farklı nesnelerin emileceğini belirtmiştir. Dudağın bir kısmı, dil, derinin başka bir kısmı, ayak başparmağı bu emilecek nesneler haline gelebilir. Oral dönemde emme ile birlikte, kulak memesinin tutulması veya çekiştirilmesi gibi farklı dürtüler de ortaya çıkabilir.
Oral dönemin başarılı şekilde geçirilmemesi, bu dönemin özelliklerini bireyde baskın hale getirir. Yetişkin dönemde birey, kendi özelliklerinin bu dönemde saplanmayla ilişkisinin farkında değildir. Oral dönemi sağlıklı bir şekilde tamamlayan kişiler, aşırı bağımlılık veya aşırı kıskanma duyguları olmaksızın çevresindekilere destek olan, onlara verebilen ve onlardan alabilen bir kişiliğe sahip olur. Kendisi güvenilir olan bu kişiler, çevresindekilere de güvenirler (Geçtan, 1994).

Anal Dönem

Oral dönemden sonra başlar ve üçüncü yaş sonuna kadar uzanır. Bu dönemde anüsün büzülmesini sağlayan kasları uyaran sinirler olgunlaşmaktadır. Bu süreçte çocuk dışkısını tutmayı ve boşaltım işlevini kontrol etmeyi öğrenmektedir (Geçtan, 1994).
Anal dönem iki ayrı dönemden oluşur. Bunlar anal sadizm ve anal erotizm evreleridir.Anal sadizm evresi 8-24. aylar arasındadır. Anüs, memeler ve kas sistemi erotikleşir. Haz almak için dışarı itme, dışkılama ve tahrip etme gibi aktiviteler ön plandadır. Sfinkter eğitimi temel normal engelleme olarak algılanır. Bu döneme özgü savunma mekanizması yansıtma şeklindedir. Otoritarizm, düzensizlik, düşmanlık ve aşırı güven bu dönemin karakteristik özelliklerini içerir.
Anal erotizm evresi 1-4 yaş aralığını kapsar. Anüs, memeler, sfinkterler, üretra ve kas sistemi erotikleşir. Bu evrede çocuk “tutma” ile haz elde etmeye çalışır. Bu durum çiş veya kakasını tutarak ortaya çıkar. Bu dönemde karşıt tepki oluşturma, yalıtma, yapma-bozma ve akla uydurma gibi savunma mekanizmaları hakimdir. Düzenden hoşlanan, inatçılık, cimrilik, dakiklik, kararsızlık, sahiplenmeye ve tabi olmaya eğilim gibi özellikler bu döneme aittir.
Anal dönemde çocuk, özerklik ile utanç ve kuşku arasında çatışma yaşamaktadır. Bu dönemi sorunsuz yaşayan, anne ile uyumlu ilişkileri olan çocuklarda bağımsızlık, gurur duygusu, kararlı şekilde eyleme geçme gibi yetenekler hakim olur. Ancak ebeveynlerin aşırı müdahalesi ve çok erken egemen olma durumunda, kararsızlık ve utanç duyguları ağırlık kazanacaktır.

Fallik dönem

Fallik dönem 3-6 yaş aralığını içermektedir. Bu dönemde çocuk, cinsel bölgelerinin uyarılmasına karşı bir heyecan duymakta ve cinselliğe aşırı ilgi göstermektedir. Bu durum cinsellik ayrımıyla ilişkilidir. Çocuk dikkatini cinsel organlarına ve bu organların anlamlarına yoğunlaştırır. Oral ve anal dönemde cinsel dürtüler ağız ve anal bölge ile doyurulmakta iken, bu dönemde cinsel organ haz bölgesi haline gelmiştir.
Fallik dönemdeki cinsel ilgi ve eylemler, erişkin dönemdeki cinsel yaşamın öncüsü veya çocuksu bir benzeri olarak düşünülür (Geçtan, 1994).Bu dönemde cinsel ayrılıklar öğrenilir ve cinsiyete uygun roller belirlenir. Cinsel değerler ve yasaklar öğrenilir. Çocuğun cinsel ilgileri ve rolleri oyunlarına yansır (Öztürk, 1995).
Freud, 4-5 yaşlarındaki erkek çocuklarda, annelerine karşı yoğun bir bağlılık ve istek geliştiğini belirtmiştir. Bu istek nedeniyle babasını rakip olarak gören çocuk, babasının yerine geçmeyi ve O’nu yok etmeyi istemektedir. Bu duygular nedeniyle çocuk babasına karşı düşmanlık beslemektedir. Babasını rakip olarak gören çocukta, aynı zamanda hadım edilme korkusu da gelişir (Fromm, 1991). Freud bu süreci Oidipus Kompleksi olarak tanımlamıştır. Kız çocuklarında görülen benzer durum ise, Elektra kompleksi olarak adlandırılmıştır (Craib, 2004).

Gizlilik dönemi

Bu dönem 6-7 yaşlarından 12-15 yaşlarına kadar olan dönemi içerir. Gizil veya latent dönem olarak da adlandırılan bu dönemde, çocuğun daha önceden geçirdiği çatışmalar yatışır ve ortadan kalkmış gibi görünür. Gizlilik döneminde kız çocuklarının oyunlarının niteliği değişir. Çocuk kendi cinsinden olan ebeveyniyle özdeşim yapar ve cinsiyetine göre toplumsal rolü güçlenir. Bu dönemde ebeveynler dışındaki yetişkinlerle de özdeşim kurmaya başlanır (Geçtan, 1994).

Genital dönem

Ergenlik dönemi olarak da adlandırılan bu dönem, yaklaşık 11 yaşından sonra başlar. Genel olarak ergenlik, her iki cinste de birincil ve ikincil cinsel yapılarda hızlı gelişimin olduğu dönemi kapsamaktadır. Gizlilik döneminin ardından ergenlik döneminde, önceden yaşanmış olan çatışmalar ve cinsel yönelişler tekrar baştan yaşanır. Aşırı bağımlılık duyguları baskın hale gelir. Ailenin kaybedilmesi, onlardan ayrılma kaygı ortaya çıkar. Çocukluk dönemlerinde çözülememiş sorunlara bu dönemde çözüm aranmaktadır. Bu oldukça ağır bir sorundur. Psikozlar, nevrotik bozuklular ve kişilik bozuklukları gibi ruhsal bozuklukların önemli bir kısmı bu dönemde ortaya çıkmaktadır. Ergenlik dönemi, kimlik gelişiminde önemli rol oynar (Ersevim, 2006).

Sonuç

Freud psikoseksüel gelişimin, nevrozlar başta olmak üzere çeşitli ruhsal bozukluklarla yakın ilişkisi olduğunu savunmaktadır. Bu nedenle psikoseksüel gelişim süreci, belirli özelliklerine göre dönemlere ayrılmıştır. Her dönemin kendine özgü özellikleri ve savunma mekanizmaları tespit edilmiştir. Bu dönemlerin ayrıntılı olarak incelenmesi, yetişkin dönemde karşılaşılan psikolojik sorunların daha iyi anlaşılması ve uygun yaklaşım stratejileri geliştirilmesi için çok önemlidir.

Kaynakça

Alper Y., Bayraktar E., Karaçam Ö. (1997), Özgür, Sorunlar ve Öneriler Herkes İçin Psikiyatri. İstanbul: Era Yayınları.
Boeree G. (2017),Personality Theories. webspace.ship.edu/cgboer/Freud.pdfl Erişim Tarihi: 20.11.2017
Craib I. (2004), Psikanaliz Nedir? (Çev.: Ali KILIÇLIOĞLU), Say Yayınları, İstanbul.
Ersevim İ. (2010), Freud ve Psikanalizin Temel İlkeleri. İstanbul: Assos Yayınları.
Freud S. (2014), Cinsellik Üzerine. (Çev: Ali Avni Özdeş), İstanbul: Say Yayınları.
Fromm E. (1991), Freud Düşüncesinin Büyüklüğü ve Sınırları, Arıtan Yayınevi, İstanbul.
Geçtan, Engin (1994). Psikodinamik Psikiyatri ve Normal Dışı Davranışlar. İstanbul: Remzi Yayınları.
Öztürk, Bahri (1995). Uygulamalı Suç Muhakemesi Hukuku. Ankara: Seçkin Yayınevi.

Bu makale 8 Mayıs 2024 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Kln. Psk. Bil. Uzm. Canan Sinanoğlu

Kln. Psk. Bil. Uzm. Canan Sinanoğlu ; Lisans eğitimini Atatürk Üniversitesi , uzmanlık eğitimini Yakın Doğu Üniversitesi bölümlerinde tamamlamıştır . Aile Danışmanlığı eğitimini ise  Mevlana Üniversitesi'nde tamamlamıştır Tezini “Evliliklerinden Hoşnut Olan ve Olmayan Bireylerin Depresyon Düzeyleri ve İntihar Olasılıklarının Karşılaştırılması” üzerine yapmıştır. Amerika Birleşik Devletleri Madde Kullanımı Danışmanları Birliği (NAADAC) ve Yakındoğu Üniversitesi’nde Sigara Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlılığı Danışmanlık Sertifika Eğitimini tamamlamıştır. Psikoterapi eğitimleri , aile ve çift terapisi eğitimleri , cinsel terapi eğitimleri , grup terapisi eğitimleri , hipnoterapi gibi bir çok eğitimlerini tamamlamıştır  .Uzun yıllar Sağlık Araştırmaları  Genel Müdürlüğü , Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü gibi Sağlık Bakanlığı'nın farklı ku ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
youtube
linkedin
instagram
Etiketler
Psikoseksüel beceri
Kln. Psk. Bil. Uzm. Canan Sinanoğlu
Kln. Psk. Bil. Uzm. Canan Sinanoğlu
Ankara - Klinik Psikolog
Facebook Twitter Instagram Youtube