Hpv testleri ve smear testi

PAP Smear testi kadınlarda en çok görülen kanser türlerinden biri olan rahim ağzı kanserinin erken teşhisi için son derece önemli bir test programıdır. Bir kanser türünün henüz ortaya çıkmadan önce tespit edilebileceği ender tarama programlarından biridir, PAP Smear. Özellikle yirmibir yaşından itibaren rutin yapılması önerilmektedir. Bu testi yaptırmak için ilk cinsel ilişkiden itibaren beş yıl geçmesi makul bir yaklaşım olarak kullanılmaktadır. HPV testleri son zamanlarda smear ile birlikte yapılabilecek ve testin etkinliğini artıran ikinci bir testtir. . Bu test sayesinde kadınlar her yıl olmaktan ziyade daha uzun periyotlarla kontrole gelebilmektedirler.

Hpv testleri ve smear testi

Reprodüktif Dönem Kadınları Rahim ağzı Kanseri İçin Yapılan Rutin Taramalar;

Rahim ağzı kanserlerinin %95 kadarı Human Papillom Virüs (HPV) nedenli olarak ortaya çıkmaktadır. Bu mikrop (virüs), kansere neden olduğu bilinen birkaç virüs türünden biridir. Yerleştiği bölde yaptığı sürekli inflamasyon ve iyileşme süreçleri sonucunda hücrenin çoğalma / büyüme döngüsünü bozarak dokuyu yapısal değişikliğe zorlamakta ve sonuçta kontrolsüz çoğalan ve aşırı aktivite gösteren hücreler yığını oluşturmaktadır. 

HPV (Human Papilloma Virus) cinsine ait sayıları üçyüze yakın tanımlanmış alt türü mevcuttur. Bütün bu virüs ailesinin ortak özelliği hücreleri aşırı çoğalmaya zorlaması ve sonuçta dokuda değişikliklere sebep olmasıdır. Bir çok türü dokuda karnıbahar benzeri kndilom adı verilen bu lezyonları oluşturmaktadır. Halk arasında siğil / guza olarak da bilinen bu lezyonları yapan türleri genellikle rahimağzı kanseriyle ilişkili değillerdir. Kozmetik açıdan sorun oluşturan bu lezyonlar, yakılarak, dondurularak solusyonla bozularak düzeltilebilmektedirler. Son zamanlarda bölgesel anlamda nispeten yeni kullanıma giren lazer ışığı kullanılarak yapılan tedaviler de mümkün olabilmektedir. Kanser için düşük riisk grubuna ait bu alt türlerin varlığında düşünülmesi gereken bu virüsün diğer türleri de bulaşmış olma olasılığıdır.

HPV virüs cinsine ait kanser yapan yüksek riskli türleri; 16, 18, 31, 33, 45, 52, 58 olarak bilinmektedir. Genel yaklaşım bu virüs tipleri açısından enfekte bireylerin daha sıkı kontrollere tabi tutulmasıdır. Bu virüs tipleri tespit edilmiş kadınlarda mutlaka kolposkopi adı verilen bir mikroskop aracılığı ile rahim ağzının ve vajen dokusunun yakından incelenmesi ve gerekli görülen yerlerden tam kat örnek biyopsiler alınmasıdır.

HPV bakılması ve smear testinin birlikte yapılması halinde her iki testin negatif (lezyonsuz ve virüsün tespit edilemediği durumlarda) olması halinde kontrol aralıklarının beş yıla kadar çıkarılabilecği yaklaşımı benimsenmiştir.

Gebellikle hpv testi 30 lu yaşlarda bakılması anlamlı olacaktır.Bu yaşın altındaki kadınların virüsü almış ve tamamen bünyesinde yok ederek bağışık hale gelmesi de mümkündür. Genç yaşlarda HPV virüs testi pozitif olan kadınların takibinde bu testin negatifleşebileceği unutulmamalıdır. 

Bağışıklık için geliştirilen HPV aşısı mevcuttur. Kadınlarda oldukça sık görülen bir kanser türüne sebep olan mikroba bağışık olmak demek, bu kanserden neredeyse tamamen korunabilmek anlamına gelmekteedir. Bu açıdan bakıldığında HPV aşıları, kanser aşısı olarak anılması son derece haklı bir yaklaşımdır. HPV aşılarının 12 yaşından, hatta bazı ülke programlarında 9 yaşından itibaren rutin aşı programına alınmış olması bu kanser türünün hayatımızdan tamamen çıkmasına neden olacaktır. Bu aşı programlarının yüz güldürücü sonuçlar doğuracağına dair yüksek düzeyde umut vadeden yeni çalışmalar mevcuttur.

21 Şından itibaren alınan smear testi ve 25 yaşında kombine edilmiş HPV testi negatif gelen kadınların bir sonraki kontrollerinin 5 yıl sonra yapılmasından herhangi bir sakınca görülmemektedir. 

Bu takipler 65 yaşına kadar devam ettirilmelidirler.

HPV testi;

Rahim ağzından alınan bir örnek sayesinde virüsün varlığını ortaya koymaya yönelik bir testtir. Bu Test sayesinde virüsün varlığı araştırılır. Virüs antijenlerinin tespiti halinde, virüs genomunu ayırdetmeye yönelik bir sonraki teste geçilir. Var olan virüsün hangi türünün çoğalmakta olduğunu anlamaya yönelik bu test spesifik olarak virüs genomunu araştırır ve net olarak bir sonuç verir. "Bulaşmış olan virüs yüksek riskli grupta yer almaktadır (16, 18, 31, 33, 45, 52, 58)" şeklinde bir sonuç verilir. Bunun gibi tespit edilen virus cinsine ait riskli alt türde herhangi bir patojene rastlanmamıştır (diğer risksiz grup) gibi bir sonuç da gelebilir. 

Smear Testi;

Rahim ağzından bir fırça yardımıyla alınan hücresel döküntülerin incelendiği bir patoloji testidir. Bu testin sonucunda HPV ile enfekte hücrelerde de görülebilecek yapısal değişikliklere sahip hücre varlığı araştırması yapılmaktadır. Patologlar bu testin sonucunda ASCUS (atipik suquamöz hücreler-önemi belli olmayan) veya HSIL (yüksek düzeyde morfolojik farklılık göstren hücreler) veya LSIL(düşük düzeyde morfolojik faklılık gösteren hücreler) şeklinde raporlar verebilirler. Atipik hücrelerin görülmesi halinde mutlaka serviks ve vajen epiteli yakından incelenmelidir.


Kolposkopi;

Riskli HPV ile bulaş halindeki kadınlarda lezyon araştırması yapılır. Aynı şekilde smear taraması sonucunda da ASCUS veya daha ileri bir hücresel farklılık tespit edilmiş tarama örneklerinin olması halinde bir sonraki basamak yaklaşımı yakından incelemedir. Bu yakınlık en az 40 - 100 kat büyütme özelliği olan bir mikroskop ile rahim ağzına ve vajen epiteline yakından bakılmasıdır. İnceleme esnasında rahim ağzı ve vajen epiteli renkli solusyonlarla muamele edilir ve gözle görünemeyecek hücrenin yapısal değişiklikleri de açığa kavuşturulmaya çalışılır. %3-5 asetik asit hücrelerdeki anormal yapıdaki proteinleri buzlaştırır (denatüre eder), bölgenin beyaz halini alması gözlemlenir. Yine %10 seyreltilmiş lugol solusyonu ile normal dokudaki glikojen (şeker) yapılar araştırılır. Normal dokular renkli boyanırken hücresel aktivitesi çok olan anormal faaliyet gösteren hücreler boya almazlar,çünkü içindeki şeker yapıları enerji açığından dolayı kullanılmıştır. Şekersiz kalmışlardır fazla miktarda damar yapısından gelecek enerji kaynağına ihtiyaç duyacaklardır. Bu sebeple bölgedeki damar yapıları da sağlıklı dokularda olanlardan farklı değişik formasyonlar alacaktır.

Tüm bunlar kolposkopi adı verilen mikroskop aracılığı ile gözlemlenip raporlanır. Bu şüpheli bölgelerden tam kat biyopsi alınır. Patalogların CIN olarak tabir ettikleri raporları yazmaları için incelemeye gönderilirler. İncelenen tam kat doku örneklerinde atipik hücre toplulukjlarının varlıkları formasyonları, cilt altı dokulara kadar derin yayılım gösterip göstermemesi ve sınırlı kalmış olması değerlendirilir.


Rahim Ağzı Kanseri;

Rahim ağzı kanseri, 2012 yılı itibarı ile meme kanserini jinekolojik kanserler grubuna almazsak dünyada en sık görülen jinekolojik kanserdir ((https://www.wcrf.org/int/cancer-facts-figures/worldwide-data). Ancak tama programları, aşı ve sık kontrol gibi nedenlerle 2020 yılı istatistiklerinde rahimağzı kanseri sıklığı oldukça azalmıştır (Yüzbinde 2 Bu oran 2008 yılında yüzbinde 4,2 idi)) . Özellikle Türkiye de 75 yaş altı her 4 kişiden biri herhangi bir kanser teşhisi almaktadır. Dolayısıyla karşı karşıya olduğumuz sorunun önemi ortaya çıkmaktadır.

Rahim ağzı (serviks) adı verilen doku, HPV mikrobunun çok sevdiği bir bölgedir. Bu dokunun rahmin içine doğru bakan bir deliği mevcuttur.Bu delik adetin değişen hormon dengesine göre kanal içine ve serviksin dışına daha görünür tarafına doğru yüzey eğitel dokusunda değişiklikler yaşar. Bu sayede yüzey epiteli sık sık karakter değiştirir. HPV mikrobu bu hücresel faaliyeti çok sever. Çünkü hızlı çoğalan yüzey epitelleri virüsün kendi aktivitesini de besler. Özellikle kanserle ilişkili HPV türleri bu artmış hücresel faaliyetlerde yüzey epitelinin karakterini değiştirerek atipik hal almasını sağlarlar. Bu durum kansere yatkınlığı artırır.

Yapılan kolposkopi ve alınan örneklerde rahim ağzının dışarıdan pek de kolay görünmeyen bu rahim ağzı kanalının (ostium) içinden de (endoserviks) örnek alınmasının sebebi budur.

Kanser tanısı patolojinin alınan örneklerinde yaptığı inceleme neticesinde, atipik hücrelerin dermnis dediğimiz, yüzey epitel hücrelerinin altındaki destek dokuyu ihtiva eden nispeten sert kalın yapının derine doğru aşılmasıyla konulur. Mikroskop altındaki gözlemde yapısı bozulmuş hücreler için sınır bozulmuşsa artık mevcut lezyonun adı serviks kanseri olacaktır.


Sonuç;

HPV ve Smear testleri, kadın sağlığının korunması açısından hayat kurtarıcı öneme sahiptir. Bu testlerin düzenli olarak yapılması rahim ağzı kanseri gibi ciddi hastalıkların erken teşhisi ve tedavi edilebilir halde müdahale edilmesini sağlayacaktır.

                                                                                                                                                         Op. Dr. Mahmut Tolga AYAN

Bu makale 23 Ocak 2025 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Mahmut Tolga Ayan

Op. Dr. Mahmut Tolga AYAN 1978 Trabzon Doğumlu. İlk, orta ve lise eğitimini Trabzon’da tamamladı. KTÜ İktisadi ve idari Bilimler Fakültesinde Uluslararası İlişkiler okudu. Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA)  Tıp Fakültesi’nde başladığı ve sonradan yarım bıraktığı tıp eğitimini 2007 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ nde tamamladı. Bayburt ve İstanbul ilinde Acil hekimliği, Aile hekimliği, Ambulans hekimliği, İşyeri hekimliği pozisyonlarında çalıştı. Uzmanlık eğitimini Maltepe Üniversitesi Tıp fakültesinde 2021 yılında tamamladı. Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, İstanbul Pendik Medikal Park Hastanesi, İstanbul Kozyatağı Central Hospital kurumlarında kadın doğum uzmanı olarak çalıştı. 2022 Temmuz itibariyle Sakarya Özel Bilge Hastanesi, 2023 Haziran Özel Düzce Çağsu Hastanesi, 2024 14 Ekim itibariyle de yeniden Sak ...

Etiketler
Hpv virüsü
Op. Dr. Mahmut Tolga Ayan
Op. Dr. Mahmut Tolga Ayan
Sakarya - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube