Ramazan süresince özellikle oruç tutan bireyler günün ilerleyen saatlerinde aç kalmaya bağlı olarak şekerin eksikliğini hisseder. Zaten çocukluk çağındaki ödüllendirici beslenme alışkanlığı ile sürekli tatlı yenilmesi, kişide yetişkinlik döneminde tatlı yenildiğinde pişmanlık hissinin oluşmamasına, hatta “iyi bir şey yapıyormuş” gibi kişinin tatlı yerken mutluluk duymasına sebebiyet verir.
Halbuki, hızla ve hemen kana karışan, saflaştırılmış ve rafine şeker içeren besinler kan şekerinde ani bir dalgalanmaya neden olurlar. Çok kısa sürede yükselen kan şekeri yaklaşık yarım saat sonra aynı hızda düşmeye başlar. Her çıkışın bir inişi vardır. İşin kötü tarafı; tatlı yenildikten bir süre sonra artan ve azalmaya başlayan kan şekeri eski seviyesinin de altına düşmektedir. Dolayısıyla kan şekerinde aniden bir pik yaşanması tekrardan tatlı yeme isteği doğurmaktadır. Bu nedenle kimse bir parça tatlı yiyerek “dur” diyememektedir.
Doğal karbonhidrat kaynağı olan (tahıllar, kurubaklagiller, süt, yoğurt, sebze ve meyve gibi) besinlerden alınan şeker ile yetinemeye çalışılmalıdır. Her zaman için besinlerin doğalını tercih etmekte yarar vardır. Ama bu durum “hiç tatlı yenilmemeli” şeklinde yorumlanmamalı. Elbette şeker hastalığı (diyabet) gibi bir durum söz konusu değilse ara sıra tatlı yenilebilir. Ancak tatlıların tüketim sıklığına ve miktarına dikkat etmek gerekir. Ayrıca baklava, lokma, tulumba gibi ağır, şerbetli tatlılar yerine; güllaç, sütlaç, muhallebi, puding, komposto, hoşaf, kabak tatlısı gibi hafif tatlıları tercih etmek gerekir. İşte bu tatlıların yapımında - enerji alımını azaltmak adına - toz tatlandırıcılardan yararlanılabilir.
Diyabetliler başta olmak üzere, şeker tadından vazgeçemeyen, iştahını baskılamakta güçlük çeken, formuna önem veren bireyler ve aileleri için çok iyi bir alternatif olarak yapay tatlandırıcıların şeker yerine kullanılması daha uygun görülmektedir. Gerek içeceklerde tablet olarak, gerekse tatlıların yapımı esnasında toz formları ile güvenle kullanılabilen bu tatlandırıcıların enerji değeri yok veya göz ardı edilecek kadar düşüktür. Kan şekeri üzerinde de olumsuz etki yaratmamaları nedeniyle saflaştırılmış ve rafine şeker yerine tercih edilmeleri daha sağlıklı olacaktır. En azından tekrar tekrar tatlı yeme isteği oluşturmamaktadır.
Yapay tatlandırıcılar ilk olarak 1900’lü yılların başında ortaya çıkmış, 1940’lardan beri tüm dünyada hem şeker hastaları hem de sağlığına özen gösterenler tarafından yoğun olarak kullanılmaktadır. Günümüzde en fazla kullanılan yapay tatlandırıcılardan biri olan aspartam üzerinde 200’ü aşkın bilimsel çalışma yapılmış, yüksek dozlarda kullanımında dahi zararlı bir etkiye sahip olmadığı görülmüştür. Aspartam ve diğer yapay tatlandırıcıların kullanımı Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylanmıştır. Dolayısıyla Ramazan süresince hazırlanan komposto, hoşaf, güllaç gibi tatlılarda gönül rahatlığı ile bu tatlandırıcılardan faydalanılabilir.