Z kuşağı çocuklar yetişiyor!

Z kuşağı çocuklar yetişiyor!

X kuşağını (1965-1979 ), Y kuşağını (1980-1991) doğumlular olarak kabul edersek Z kuşağı 1991 yılından sonra doğmuş nesil olarak kabul görmektedir. İsmi ‘Z’, çünkü araştıranlar bu kuşağın son kuşak olduğunu savunuyor ancak buna katılmayan bir takım uzmanlar bir kuşak sonrasının adını henüz şimdiden koymuş ‘Alfa Kuşağı’!

Dijital Çağın Çocuklarının Genel özelliklerinden bahsedecek olursak bağımsızlığı savunan, sabırsız, komplekssiz,coğrafi sınır tanımayan kişilerdir. Kariyer peşinde koşmazlar, hırstan uzak yaşarlar. Özgüvenleri yüksektir, iletişime açıktırlar. Daha çok sosyal medyada ‘sosyalleşen’ günlük yaşamda ‘yalnızlaşan’ bir kuşaktır. İnterneti normal yaşamlarının büyük bir kısmına doğal bir şekilde adapte ettikleri için onlara internet bağımlısı demek yanlış olur. Bilgiyi çok hızlı alıp onu işleyebiliyorlar, önceki kuşaklara göre daha çabuk öğreniyorlar. Birden fazla alana dikkat edebiliyorlar.

Z Kuşağı Ebeveynlerine Düşen Görevler Nelerdir?

Öncelikle bu çocukların kendilerinden çok daha farklı bir dünyanın içine doğduklarını unutmadan, çocuklarını anlayarak ve onları doğru yönlendirerek başlamalılar işe. Çocuklarına teknolojiyi bilinçli kullanmalarını öğretmeli ve onu avantaja çevirmeliler. Bir gün PlayStationda Fifa maçına eşlik ederken, diğer gün bahçede futbol maçı yapıp birlikte hem sanal hem gerçek dünyanın zevklerini tatmalıdırlar. Sınır koymak, ne zaman-nerede-ne yapılması gerektiğini bilen çocuklar yetiştirmek anne babaların öncelikli hedefi olmalıdır.

Bu kuşağın çocukları otoriteyi değil eşit düzeyde fikir alışverişinden hoşlanırlar, bu nedenle onlara bir ebeveyn gibi değil bir birey olarak karşılarına alıp konuşmalı, gerekirse bir konu üzerine tartışmalılar.

Çocuk ergenliğe gelmeden bireysel bir cep telefonu olmamalıdır. Yine ergenliğe girmemiş çocuğa karşı aileler sanal ortamda daha dikkatli olmalı hatta çocukla birlikte sosyal medya ve web sitelerini dolaşmalıdır. Teknoloji ortak bir paylaşım alanına dönüştürüldüğü takdirde henüz ergenliğe girmemiş çocukla ebeveyni arasında bir bağ olacak ve aile çocuğa limit koymada sıkıntı yaşamayacaktır.

Ergenlikten sonra ise aileler çocuğun özel hayatına müdahale etmemek için biraz daha arka planda bir gözlemci rolünü üstelenmeli, yine çocukla birlikte sosyal medya ve internet üzerine sohbetler ederken aynı anda bir rol model olarak çocukla birlikte kitap okuma saatleri ya da sosyal aktivite programları düzenlemelidirler.

Anne –Baba olarak çocuktan bir şey istemeden önce kendi aralarında ortak ve sağlam bir karar vermeli daha sonra çocukla fikir paylaşımına gidilmelidir. Çocuk bu durumda ‘ama annem izin vermişti’ ya da ‘babam bir şey demez nasılsa’ diyerek kendi bildiğini okumaktan vazgeçecektir. Anne- Baba olarak söylenilen ve istenilen şeyin arkasında sıkı bir şekilde durmak, hem sanal dünyadan geri kalmamak hem kültürü tarihi insanlığı çocuğa öğretmek en değerli görevlerdendir.

Dijital çağ anne babaları bilgisayar, tablet ve cep telefonu gibi akıllı cihazların kullanımını dengede tutmalılar. Aile içindeki sağlıklı iletişim evdeki huzur ve güven ortamı çocuğun bir takım duygularının körelmesinin önüne geçerek teknolojiyi bir avantaja dönüştürmeye yardım edecektir.

Gelecekte Z Kuşağını Neler Bekliyor?

Özgüveni yüksek, bağımsız, karakter sahibi nesiller yetişiyor. 
Dünyaya yayılmak, giderek büyüme vizyonuna sahip bireyler, gelecekte değişik meslek gruplarının değerini arttıracaklardır. Daha iyi bir eğitime sahip olacaklardır. 
Zamanı daha iyi değerlendirecekler, belki insan ömrünü uzatan icatlar yapacaklardır. 
Markalar büyük firmalar artacak yayılacak ve genişleyecektir. 
Daha refah bir seviyede yaşayacaklar, aile yapıları azalacak, bireysel hayat düzeni yayılacaktır diye tahmin edilmektedir.

Bu makale 20 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Sinem Özer Yaprak

Bahçeşehir Üniversitesi 2013 İngilizce Psikoloji bölümünü Burslu olarak bitirdim. Hemen ardından Üsküdar Üniversitesi Klinik Psikoloji bölümünde yüksek lisansımı derece ile bitirdim. Çocukluk Çağı Travmalarının Obsesif Kompulsif Bozukluk Üzerindeki Etkisi başlıklı tezim için 200'e yakın kişi ile çalıştım.  Prof.Dr.Hakan Türkçapar 'dan Kognitif Davranışçı Terapi Eğitimlerimi aldıktan sonra Dr.Alp Karaosmanoğlu 'nun verdiği Şema Terapi eğitimlerimi tamamladım.ISST onaylı Şema Terapisti belgemi aldıktan sonra şimdilerde Dr.Psk.Sevinç Göral Alkan'dan süpervizyon almaktayım. Aynı zamanda otizmli bireyler için Uygulamalı Davranış Analizi (UDA) Applied Behavior Analysis (ABA) eğitimlerimi sevgili hocam Nicky Nükte Altıkulaçtan aldım.  Öğrenciliğim boyunca çeşitli hastane ve kliniklerde ( İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Faultesi Psikiyatri ...

Etiketler
Çocuklarda öğrenme güçlüğünün tespiti
Uzm. Kl. Psk. Sinem Özer Yaprak
Uzm. Kl. Psk. Sinem Özer Yaprak
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube