Psikoz ve şizofreni hastalarında klinik psikoloğun rolü ve destekleyici psikoterapinin özellikleri

Psikoz ve şizofreni gibi ciddi ruh sağlığı bozukluklarında klinik psikoloğun rolü oldukça önemlidir. Klinik psikologlar, hastaların duygusal, bilişsel ve davranışsal sorunlarını değerlendirerek uygun tedavi planlarını oluştururlar.

Psikoz ve şizofreni hastalarında klinik psikoloğun rolü ve  destekleyici psikoterapinin özellikleri

Psikoz ve şizofreni gibi ciddi ruh sağlığı bozukluklarında klinik psikoloğun rolü oldukça önemlidir.
Klinik psikologlar, hastaların duygusal, bilişsel ve davranışsal sorunlarını değerlendirerek uygun
tedavi planlarını oluştururlar. Şizofreni gibi durumlarda, psikologlar genellikle bireysel terapi, grup
terapisi veya aile terapisi gibi psikoterapi yöntemlerini kullanarak hastaların semptomlarını
yönetmeye ve işlevselliklerini artırmaya çalışırlar.
Psikotik bozuklukların önemli bir kısmını oluşturan şizofreni, bireyin düşünce, duygu ve
davranışlarında, kişilerarası ilişkilerinde, işe ve topluma uyumunda ağır bozukluk yaratan, her yüz
kişiden birinin yaşamı boyunca yakalanma riski taşıdığı kronik bir hastalıktır. Psikozun tipik bir
başlangıcı yoktur; renkli belirtilerle ortaya çıkabileceği gibi çok sinsi olarak da gelişebilir. (Öztürk,
Uluşahin 2015)
Şizofreni ile ilgili yapılan araştırmalardan elde edilen bulguların farklılığı göze çarpan bir
özelliktir. Bu farklılıklar sıklıkla, şizofreninin etiyolojisi, belirtileri ve seyri bakımından heterojen bir
hastalık olmasından kaynaklıdır. Fakat hastalığın ve tedavinin değişik aşamalarında incelenen
hastalardan elde edilen bulguları genellemek neredeyse imkansızdır. Son yıllarda giderek önemi
artan, ilk psikotik epizodu geçirmekte olan ya da ilk kez hastaneye yatan şizofren hastalarla ilgili
çalışmalar bu tür problemlere çözüm aramaktadır (Üçok,2008).

Şizofreni; sanrılar, varsanılar, organize olmayan davranışlar, negatif semptomlar ve sosyal işlev
bozukluğu ile karakterize edilen bir psikiyatrik hastalıktır. Şizofreni hastaların tedavisi farmakolojik
tedavileri ve psikososyal tedavileri içermektedir. Farmakolojik tedavilerden antipsikotik ilaçlar
şizofreni tedavisinin temelini oluştursa da araştırmalar psikososyal yaklaşımların klinik düzelmeyi
hızlandırdığını bildirmiştir. Psikososyal yaklaşımlar desteklenmelidir ve ilaç tedavisi ile
bütünleştirilmelidir. Çoğu şizofreni hastası antipsikotik ve psikososyal tedavinin birlikte kullanıldığı
yaklaşımlardan yararlanmaktadır. (Summakoğlu, Ertuğrul 2018)
Destekleyici psikoterapide doktorun hastasını ve şikayetlerini anlamaya çalışması ve hastanın
gerçeğe uyum sağlamasına yardımcı olması temeline dayanır . Sorun çözücü destekleyici terapilerin,
özellikle sosyal meşguliyet terapileriyle beraber uygulandıklarında, ayaktan izlenen
hastalardaki olası tekrarlamaları önleyebildiği bildirilmektedir (Işık,2006). Destekleyici psikoterapi
de klinik psikoloğun rolü oldukça önemlidir. Güvenilir, tutarlı ve doyum sağlayan ilişkiler
yaşayamayan veya başkaları tarafından kabul görmediğini hisseden hastalar, klinisyenin kabul edici
tutumu sayesinde ya da klinisyen ile olan ilişkisinde kabul edici rolü ile kıymetli bir yaşantı
deneyimlemektedir. Klinisyenin hastaya açıklığı; ilgisi, hastanın ne söylediğine dikkat etmesi ve onu
onaylaması üzerinden iletilmektedir. Bu hedeflere ulaşmak için, detaylı bir değerlendirme çok
önemlidir.
Ayrıca, müdahale sırasında klinisyenin hastanın gerçek ya da aktarımsal ilişkilerini ve geçmişteki
mevcut duygusal tepki ve davranış modelini incelemesi gerekir (Gabbard, 2009). Klinisyen,
hastadaki kaygıyı azaltmak, özgüveni ve umudu arttırmak, tutarsız psikolojik işlevleri düzenlemek
ve genel işlevselliği geliştirmek için “yeterli” olanı yapmak zorundadır. Örneğin, destekleyici
psikoterapilerde aktarım gerçekleşir, ancak klinisyen bunu yorumlamaz. Klinisyen, yalnızca aktarımı
yöneterek, hastanın terapistin kendisine yönelik olumlu duygularının gelişmesini teşvik eder. Bu
olumlu duygular, hastanın iyi işlevsel gösteren bir ittifak sürdürmesi ve klinisyen ile tutarlı bir
şekilde özdeşleşmesi için faydalıdır.
Psikoterapist ve hastanın birlikte çalışma ittifakı hem açıklayıcı hem de destekleyici müdahalelerde
önemli bir husus olmasına rağmen destekleyici psikoterapilerde ise çalışma ittifakı tedavinin çok
önemli bir unsuru olarak kabul edilmektedir.(Tunç,2019)
Destekleyici terapistin terapötik müdahalelerine rehberlik eden kavramların başında, terapist-hasta
ilişkisinin ebeveyn-çocuk ilişkisine benzer şekilde görülmesi gelmektedir. Böyle bir benzetme,
destekleyici psikoterapideki hastanın bir çocuk olduğu veya terapist tarafından çocuklaştırılması
gerektiği anlamına gelmez. Aksine, bu benzetme, psikiyatri hastalarının, en azından bazı işlevsel

alanlarda çocuklar gibi düşündüklerini, hissettiklerini veya davrandıklarını belirten ampirik
gözlemlerin altını çizmektedir. Aslında, hasta yaşamın önemli alanlarının çoğunda olgun ve yetişkin
bir düzeyde işlevsel olabiliyorsa destekleyici bir psikoterapiye de ihtiyacı olmaz (Misch, 2000).
Destekleyici psikoterapi hastasının, bir başka deyişle yetişkin olmayan ya da çocuksu seviyede
işlevselliği olan hastanın, gerçeği değerlendirme, problem çözme, duygu düzenleme, dürtü kontrolü
veya kişilerarası ilişkileri gibi bir veya daha fazla psikolojik alanda desteğe ihtiyacı vardır. Bu
nedenle, bir hastanın yaşamın önemli alanlarında çocuksu bir düzeyde işlev gördüğü ölçüde,
destekleyici terapist hasta ile ilişkisinde ebeveynlik rolü üstlenir (Misch, 2000).
Bu bağlamda “iyi bir ebeveyn” olmak hastanın çeşitli alanlarda değerlendirilmesi ve desteklenmesi
anlamına gelebilir. Destekleyici psikoterapist hastanın sürekli olarak gelişimini değerlendirir.
Mevcut bağlam ve hastanın karşılaştığı stresler göz önünde bulundurulur. Gerekli durumlarda hasta
terapist tarafından rahatlatılır ve yatıştırılır. Diğer zamanlarda, terapist hastayı cesaretlendiren,
besleyen, onaylayan, öven veya tebrik eden bir pozisyonda olarak hizmet eder. Yine de hastanın
kendi kendine zarar verme davranışları söz konusu olduğunda, davranışı ve sonuçları ile ilgili olarak
yüzleştirme yapılır. Hastanın muhtemel zarar görme olasılıklarına karşı uygun koruma, sınırlandırma
ve sınır belirleme, özerklik ve bağımsızlığın teşviki ile dengelenir. Benzer şekilde, destekleyici
terapist ne yardım gerekiyorsa sunar, ancak aynı zamanda hastanın büyümesini ve kendine
yeterliliğini de teşvik eder. Öneriler, tavsiyeler ve eğitim, hastanın düşünce ve davranışını
yönlendirmek için kullanılır.
Ancak terapistin amacı, terapistin kendi yaşam tarzını hastanın isteklerinin yerine koymak değil,
hastanın kendi hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmaktır. Destekleyici terapist hastanın kendi
yaşamında benzer sorunları yönetmesine yardımcı olmak amacı ile kendi düşünceleri, duyguları veya
deneyimlerini paylaşabilir, kendini açma işlevini kullanabilir. Genel olarak, destekleyici terapist
hastanın, olgun, kontrol sahibi, etkili ve tatmin edici bir birey haline gelmesine yardım eder.
Terapist-hasta ve ebeveyn çocuk ilişkileri arasındaki benzetme, destekleyici terapistin, hastaya
yönelik tutumunu ve müdahalelerini yönlendirmede çok önemlidir (Misch, 2000).
Şizofrenili hastalar, ilaç tedavileri ile beraber uygulanan psikoterapötik yaklaşımlar, psikososyal
bakım ve rehabilitasyon ile sağlıklarını geri kazanabilirler. Yalnızca ilaç tedavisi gören hastalar
arasında yüksek oranda uyumsuzluk ya da nüks izlemesi dikkatleri tedavi sonucunu etkileyen
psikolojik ya da psikososyal yaklaşımlar üzerine çekmiştir.
Şizofrenide iki temel bireysel terapötik yaklaşım uygulaması olan içgörü yönelimli ve destekleyici
psikoterapi mevcuttur. İçgörü yönelimli psikoterapide amaç, hastanın tekrarlayan uygunsuz kişiler
arası ilişkilerini yeniden kurmak ve semptomları azaltmaktır. Tedavide hastanın bir taraftan geçmiş
ilişkileri ve yaşam öyküsü anlaşılmaya çalışılır, öte yandan da bugünkü ilişkileri gözden geçirilir.

Günümüzde hastanın şizofreni tipi ve hastalık fazına bağlı olarak içgörü yönelimli stratejiler esnek
biçimde uygulanmaktadır. Şizofreni tedavisinde sadece bilişsel bozuklukların değerlendirilmesi
tedavinin eksik kalmasına, elde edilen ilerlemelerin uzun süreli olmamasına neden olmaktadır.
Tedavinin niteliğinin ve yaşam kalitesinin arttırılması için hastalıkla ve hayati zorluklarla başa çıkma
yöntemlerini öğrenip, bunları birer beceri haline getirip günlük uygulamaya dönüştürmek, hastalar
için birçok sorunun çözümü anlamını taşımaktadır.(Işık,2006)
İyileşme Sürecine Katkı: Destekleyici psikoterapi, bireylerin iyileşme sürecine katkıda bulunur. Bu,
kişinin yaşam kalitesini artırabilir, duygusal refahını iyileştirebilir ve daha sağlıklı ilişkiler kurmasına
yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, destekleyici psikoterapi, bireylerin duygusal ihtiyaçlarını karşılamak, stresle başa
çıkmak ve yaşam kalitesini artırmak için önemli bir role sahiptir. Bu terapi, çeşitli psikolojik
sorunlarla baş etmek için etkili bir destek olabilir.

Kaynakça
Işık E. (2006) Güncel Şizofreni, Format Matbaacılık, s:450-487
Öztürk O, Uluşahin A. Ruh sağlığı ve bozuklukları: Nobel Tıp Kitapları; 2015
Summakoğlu Demet, Ertuğrul Barış (2018) Lectio Scientific Journal of Health and Natural Sciences
Temmuz C. 2, S. 1, 43- 61
Tunç Pervin (2019) Destekleyici Dinamik Psikoterapinin Temel Stratejileri Kriz Dergisi 27 (3):
158-177
Tunç Pervin(2019) Kriz Dergisi; Misch, D.A. (2000). Basic strategies of dynamic supportive
therapy. Journal of Psychotherapy Practice & Research 9, 173-189.
Üçok A.; Psikoz İçin Risk Altındaki Bireyler, Tanıma, Önleme ve Tedavi Konusunda Nerdeyiz,
Klinik Psikiyatri Dergisi, 11: 9-14 (2008).

Bu makale 25 Nisan 2024 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Aile Danışmanı Şebnem Tatar

*Aile Danışmanı Şebnem Tatar  Pamukkale Üniversitesi Sosyoloji bölümünü 3 yılda onur derecesiyle bitirmiştir. 

*Lisans eğitiminin ardından 450 saatlik süpervizyon destekli Aile Danışmanlığı eğitimini tamamlamıştır.

*Bilgelik Enstitüsü Uygulamalı Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimini tamamlamıştır.

*İzmir Psikoloji Enstitüsü Şema Terapi eğitimini tamamlamıştır.

*Kıbrıs İlim Üniversitesinde Klinik Psikoloji Yüksek Lisansına devam etmektedir.

* Evli ve bir çocuk annesidir.

*Mesleğine BienPi Danışmanlıkta devam etmektedir.

 

Etiketler
PSİKOZ VE ŞİZOFRENİ HASTALARI
Aile Danışmanı Şebnem Tatar
Aile Danışmanı Şebnem Tatar
Denizli - Aile Danışmanı
Facebook Twitter Instagram Youtube