Bahar alerjisi ve alerjik astım

Bahar alerjisi ve alerjik astım

 Bahar alerjisinin nedeni polenlerdir. Baharın gelmesi ile  birlikte tabiat uyanır ve bitki örtüsü zenginleşir. Bu dönemde çayır otları, bir çok yabani ot, selvi ve zeytin gibi birçok ağaç gözle görülmesi gözle görülmesi mümkün olmayan polenlerini atmosfere salar. Bu polenler havada serbest bir şekilde  dolaşır ve rüzgarlar ile çok uzak mesafelere taşınabilirler.

Bahar alerjisi olan bireyler  bu aylarda evden dışarı çıktıklarında, ev veya iş yerindeyken pencerelerini  açtığında havada serbestçe  dolaşan polenler  ile  karşılaşır. Bu karşılaşmanın neticesinde polenler nefes yoluyla hava yollarımıza, gözümüze giderek hapşırık, burun akıntısı, burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı, kulak ve damakta kaşıntı, her iki gözde sulanma, kaşıntı, kızarıklık gibi belirtilere yol açar.

Ortaya çıkan bu belirtiler bahar alerjisi, polen alerjisi, saman nezlesi, alerjik nezle olarak adlandırılır. Adından da anlaşılacağı üzere  hasta nezle  olduğunu düşünür.   Hastalar yakınmalarını “benim nezle /gribim hiç  geçmiyor, yazın bile nezle  oluyorum, bütün gün hapşırıyorum,  elimde burun akıntımı silmek için bütün gün tuvalet kağıdı ile dolaşıyorum” şeklinde ifade eder.  Alerjik nezle çoğu  kez  sağlık çalışanları ve  hastalar tarafından enfeksiyona bağlı nezle ile karıştırılır.

Bu nedenle gereksiz antibiyotik  kullanımına ve tanıda  gecikmelere yol  açar.   Talihsiz bir  şekilde birçok nezle grip ilacı antihistamin ve  dekonjestan denen alerji ilaçları içerdiği için bu ilaçlar alerjik nezle  belirtilerini azaltacağı için tanı karmaşası daha da artar.  Unutmayınız ki alerjik  nezlede etken mikroorganizma olmadığı için ateş  görülmez. 

Polen alerjisi ilkbahar ve yaz döneminde olur ve  polen sezonu bitince bütün hastalık belirtileri tamamen düzelir, fakat  her  yıl  benzer  mevsimlerde  hastalık belirtileri yeniden başlar ve genellikle her geçen yıl alerjik nezle şiddeti artabilir ve/veya süresi uzayabilir. Hastaların üçte birinde alerjik astım gelişebilir.  Alerjik astım  belirtileri ise  öksürük, göğüste hırıltılı solunum,  nefes  darlığı, göğüste baskı ve  beyaz renkli balgam çıkarmadır. Hastalar göğüsteki hırıltı  sesini  “sanki göğsümde kedi mırıldıyor” şeklinde ifade eder. Bu yakınmalar akşam ve geceleri, sabahın erken saatlerinde artar.  Sigara dumanı, deodorant, parfüm, egzersiz , üst solunum yolu enfeksiyonları, gülme ile tetiklenebilir.

Polen alerjisinin tanısı deri testi (deri prick testi) ile konur. Tedavide  hastalar polenler  hakkında bildilendirilir  ve  korunma  yöntemleri anlatılır. Alerjisi olanlar ilkbahar ve yaz aylarında kapı ve pencereleri kapalı tutmalıdır. Sabahın erken saatleri ve ikindi vakti polenlerin yoğun  olduğu saatlerdir. Yine  bu mevsimlerde piknik yapmak, açık havada spor yapmak, araçla seyahat ederken aracın camını açmak yoğun miktarda polen maruziyetine neden olacaktır. Polen alerjisi olanlar, eve geölince saçlarını yıkamadan yatmamalı ve günlük giysilerini değiştirip, giysilerini çamaşır sepetine atmalıdır. 

Tüm bu tedbirlere karşın polenler  tabiatın bir  parçası olması nedeniyle  polenlerden tamamen korunmak mümkün olmadığı  için  hastanın şikayetleri azalsa da  olmaya  devam eder.  İlaçlar  çok etkili olmakla  birlikte kullanıldığı sürece işe yarar, ilaçlar bırakıldığında tüm belirtiler geri gelir. Bu nedenle polen mevsimi bitene  kadar hastaların ilaçlara ara vermeden kullanmaları önerilir. İlaçlar hastalığı yok edemediği için ya da alerjinin zamanla ilerlemesini ya da astıma dönüşmesini engelleyemediği için elverişli hastalara aşı tedavisi başlanabilir. Aşı tedavisi  polen alerjisi ve  alerjik  astımın şiddetini azaltabilir  ya da düzeltebilir ve yeni alerjilerin gelişmesini engelleyebilir. Aşılarda neye alerjiniz var ise o alerjen yer alır. Alerjiniz olan alerjen cilt altına ya da dil altına  belirli ve düzenli aralıklarla ve küçük küçük  artan dozlarda verilirse o alerjenle doğal yollarla karşılaştığınızda ya  daha az tepki verir ya da hiç tepki vermezsiniz. 

Günümüzde cilt altı  ve dil altı olmak üzere iki tür aşı vardır. Cilt altı aşılar  ilk 2-4 ay haftada bir gün,  daha sonra  4  haftada bir koldan insülin enjektörü ile uygulanır. Dil altı aşılar ise dil altına her gün konur. Her iki aşı yönteminde tedavi süresi 3-5 yıldır. Aşıların etkisi geç başlar, etkinin başlaması haftalar ve aylar sürebilir. Aşılar kesildikten sonra aşıların koruyuculuğu uzun yıllar devam eder. Tedavi süresi uzadıkça, aşıların kesildikten sonraki koruyuculuk süresi o kadar uzar. Her iki aşılama yöntemi etkili olmakla birlikte daha  eski bir  aşı yöntemi olan cilt altı aşılar daha etkilidir.  Bu nedenle  enjeksiyon korkusu olmayan çocuk ve yetişkinlerde cilt altı aşı tedavisi daha elverişlidir. İğne korkusu olan kişilerde dil altı  aşı tedavisi öncelikli tercih edilebilir. Aşı tedavisinde tedaviden  alınacak  yanıtlar  kişiye ve alerjisi olan alerjen sayısına göre değişir.

Aşı tedavisi Dünya Sağlık Örgütü’nün onayladığı birçok Avrupa ülkesi ve Amerika’da uygulanan eski bir  tedavi yöntemidir. Aşılar kortizon içermez ve hamile kalan hastalarda aşı tedavisi kesilmeden devam edilir. Aşıların alerjik reaksiyon dışında hiçbir yan etkisi yoktur. Alerjik reaksiyon gözlenirse aşı dozu değiştirilerek bu etki ortadan kaldırılabilir. Eğer alerjik reaksiyon düzeltilemez  ise  tedavi sonlandırılır. 

Özetle başarılı bir  tedavi için alerjinizi öğrenmeli, elinizden geldiğince polenlerden kaçınmalı,  ilaç tedavisi beraberinde uygun bulunursanız  aşı tedavisi yaptırmalısınız . Aşılardan yarar gören hastalarda  ilaç  sayısı  ve/veya dozları azaltılabilir ya da kesilebilir. Bahar alerjiniz olduğunu düşünüyorsanız hastalığınızı  küçümsemeyiniz ve mutlaka alerji uzmanına başvurunuz. Çünkü hastalık belirtileri  başlangıçta hafif olabilir,  kronik seyirlidir zamanla ilerleyebilir ve alerjik astıma dönüşebilir.

  
Sağlıklı günler  dilerim…

Bu makale 23 Ağustos 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Mehmet Ünsel

Doç. Dr. Mehmet ÜNSEL, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tamamlayarak Dahiliye - İç Hastalıkları Uzmanı olmuştur. Ayrıca 2007 yılında İmmunoloji ve Alerji Hastalıkları yan dal ihtisas eğitimini tamamlamıştır. Doç. Dr. Mehmet ÜNSEL, Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde alerji bölümünü kurmuş olan Doç. Dr. Mehmet ÜNSEL, daha sonra İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde ''Yardımcı Doçent Doktor'' unvanı ile çalışmalarını sürdürmüş ve burada alerji polikliniği, alerji ve immünoloji bölümünü kurmuş ve  yılında ''Doçent Doktor'' unvanı almıştır.  2017 Yılında İzmir - Alsancak bölgesinde Alerji ve immünoloji merkezini açmıştır. 2019 Ocak ayı itibariyle Bayraklı’da bulunan ...

Etiketler
Bahar alerjisi
Prof. Dr. Mehmet Ünsel
Prof. Dr. Mehmet Ünsel
İzmir - Dahiliye - İç Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube