İçimizdeki güneş parçacıkları

İçimizdeki güneş parçacıkları

Nefes almamızın tek sebebi vücudumuza O2 (oksijen) almaktır. Oksijene, güneş reaktörü gibi çalışan mitokondri içinde enerji üretimini başlatan yakıt diyebiliriz ve nerdeyse sadece mitokondri enerji üretsin diye nefes alıyoruz. Vücudumuzda hücreler oksijenli ve oksijensiz ortamlarda enerji üretimi yaparlar. Oksijenli enerji üretimi gerçekleştiren mitokondriler adeta bir güneş reaktörü gücünde çalışırlar.  Mitokondri tarafından yüzey başına üretilen enerji, birime oranlandığında güneşteki solar patlamalar kadar hatta daha fazla enerji üretirler. Yani içimizde binlerce güneşcik var diyebiliriz. Bu muazzam enerji nasıl ortaya çıkıyor bir bakalım.

Enerji reaktörü mitokondri zarında neredeyse sonsuz sayıda Elektron Transport Zinciri (ETZ) var ve bunlar enerji üretiminin yapıldığı reaktör odalarıdır. Besinler vücuda girdikten sonra glikoz (karbonhidratlar), aminoasit (protein) ve yağ asitleri seviyesine kadar parçalanır ki hücre tarafından kabul görsün. Özel taşıyıcılar tarafından hücre içine alınan bu besin parçacıkları görev yerleri olan hücre organellerine özel dağıtım ile taşınırlar.

Enerji üretimi için mitokondri zarında bulunan ETZ reaktör odalarına, glikoz ve yağ asidi öncelik sırasına göre alınırlar. Ortamda glikoz varsa ki ilk tercih glikoz kullanımı yönündedir ki bu yol çok hızlıdır ve ortaya bir glikoz başına 38 ATP (enerji parçacığı) ortaya çıkar. Ortamda glikoz yoksa enerji olarak yağ asidini kullanır ki bu yol daha yavaş işler ancak bir yağ asidi başına 129 ATP (enerji parçacığı) ortaya çıkar. Bu fark yaradılış olarak mitokondri içinde enerji üretimi için kullanılan aşamaların farklılığından kaynaklanır. Bu muazzam reaktör enerji üretirken elbette atık ya da çöp olarak nitelendirdiğimiz serbest radikalleri ister istemez yaratır. Glikoz kullanımı sonrası ortaya çıkan serbest radikaller, yağ asidi sonrası kullanılan serbest radikallerden kat ve kat daha fazladır.

Su orucunun üçüncü günü ortaya çıkan muazzam enerjiyi bu şekilde daha iyi anlamak mümkün. Su orucunun ilk iki gününde vücuttaki tüm glikoz kaynakları kullanılmış ve enerji (ATP) yağ asidinden elde edilmeye başlanmıştır. Artık vücutta açlık için depolanmış yağlar üçüncü günden itibaren etkin bir şekilde üretim zincirine girmiştir. Bu şekilde ortaya çıkan muazzam enerji ve daha az atık ile hem tüm organ sistemleri rahatlar hem de gerekli olan hücre yenilenmesi, hormon üretimi, eskiyen parçaların değiştirilmesi, yenilenmesi, sağlam parçaların üretilmesi vb pek çok metabolik faaliyet, hücresel arınma (detoks) ve güneş reaktörüne bakım gerçekleşir.

İçinizdeki güneş parçacıklarınız hiç sönmesin. Namaste.

Bu makale 1 Şubat 2021 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Doğanay Kürkçü

Dr. Doğanay KÜRKÇÜ,  ilkokulu tamamladıktan sonra ilk maarif kolejlerinden biri olan Konya Anadolu Lisesi’ni kazanmıştır. 7 yıl süren kolej eğitimi sonrasında Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. Uzmanlığı'nı Adli Tıp Kurumu'nda tamamlayarak Adli Tıp Uzmanı olarak çalışmıştır.  22 yıllık doktorluk mesleğinde koruyucu hekimlik, tedavi edici hekimlik, adli hekimlik, sağlık politikaları gibi çok farklı alanlarda çalışmış olan Dr. Doğanay KÜRKÇÜ’nün, bu süreçte modern tıbbın kronik hastalıklara yaklaşımının çoğunlukla belirtileri bastırmaya yönelik çaresizliği ve kalıcı tedavi seçeneklerinin olmaması dikkatini çekmiştir. Klasik tıp öğretilerinin teşhis yaklaşımları ve ilaçlara bağımlı tedavi uygulamalarının yetersizliğinin verdiği rahatsızlıklarla 2012 yılından it ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
Etiketler
Biorezonans
Uzm. Dr. Doğanay Kürkçü
Uzm. Dr. Doğanay Kürkçü
Adana - Biorezonans Sertifikalı Tıp Doktoru
Facebook Twitter Instagram Youtube