Bağımlılar neden bağımlı olduklarını kabul etmezler?

Bağımlılar genellikle bağımlı olduklarını kabul etmezler çünkü inkâr ve savunma mekanizmaları devreye girer, bu da onları suçluluk ve utanç duygularından korur. Sosyal damgalanma korkusu ve bağımlılık üzerinde kontrol sahibi olduklarına dair illüzyonları, bağımlılıklarının ciddiyetini fark etmelerini engeller. Kognitif çarpıtmalar ve düşük benlik saygısı gibi psikolojik faktörler de inkârı pekiştirir. Ayrıca, bağımlılık yapan maddelerin beyin kimyasını değiştirmesi, bireylerin bağımlılıklarını rasyonel olarak değerlendirmelerini zorlaştırır.

Bağımlılar neden bağımlı olduklarını kabul etmezler?

Bağımlılar Neden Bağımlı Olduklarını Kabul Etmezler?

 

Bağımlılık, bireyin bir maddeye ya da davranışa karşı kontrol edilemeyen bir ihtiyaç duyduğu, fiziksel ve psikolojik bağımlılıkla karakterize edilen bir durumdur. Bağımlılığın, kişinin hayatında önemli sorunlara yol açmasına rağmen, bireyler genellikle bağımlı olduklarını kabul etmezler. Bu makalede, bağımlılığın inkâr edilmesinin altında yatan psikolojik nedenler incelenecektir.

1. İnkâr ve Savunma Mekanizmaları

Bağımlılık, genellikle bireyin yaşamında önemli değişiklikler yapmasını gerektiren ciddi bir durumdur. Ancak bu değişiklikleri kabul etmek zorlayıcı olabilir. Bu noktada, savunma mekanizmaları devreye girer. İnkâr, bireyin gerçeği reddetmesi veya farkında olmaması durumudur ve bağımlılıkla ilgili gerçekleri kabul etmek yerine, durumu inkâr etmeyi tercih ederler. Bu mekanizma, kişinin kendini suçluluk ve utanç duygularından korumasına yardımcı olur.

2. Stigma ve Sosyal Baskılar

Bağımlılık, toplumsal olarak damgalanmış bir durumdur. Bağımlı olduğunu kabul etmek, kişinin toplumda olumsuz yargılanmasına neden olabilir. Bu sosyal baskılar, bireyin bağımlılığını kabul etmesini zorlaştırır. Özellikle aile ve arkadaş çevresinde dışlanma korkusu, bağımlılığın inkâr edilmesine yol açabilir.

3. Kontrol İllüzyonu

Birçok bağımlı, bağımlı oldukları madde veya davranış üzerinde kontrol sahibi olduklarına inanır. Bu kontrol illüzyonu, kişinin durumunun ciddiyetini kabul etmesini engeller. Örneğin, alkol bağımlıları, içki içmeyi istedikleri zaman bırakabileceklerini düşünerek bağımlı olmadıklarını savunabilirler.

4. Kognitif Çarpıtmalar

Bağımlılar, kendi davranışlarını rasyonalize etmek için kognitif çarpıtmalara başvururlar. Kognitif çarpıtmalar, kişinin gerçekleri kendi lehine çarpıtarak algılamasıdır. Bu çarpıtmalar, kişinin bağımlılığını ve bunun yarattığı sorunları küçümsemesine neden olur. Örneğin, "Sadece stresli olduğum zamanlarda içiyorum" veya "Herkes bunu yapıyor" gibi düşünceler, bağımlılığı meşrulaştırmak için kullanılan yaygın çarpıtmalardır.

5. Kişisel ve Psikolojik Faktörler

Bazı kişisel ve psikolojik faktörler de bağımlılığın kabul edilmesini zorlaştırır. Düşük benlik saygısı, kendini suçlama eğilimi, depresyon ve anksiyete gibi durumlar, bireyin bağımlılığını kabul etmek yerine inkâr etmesine neden olabilir. Bu durumlar, bireyin kendisiyle yüzleşmesini zorlaştırır ve bağımlılığın kabul edilmesi halinde yaşanacak duygusal acıdan kaçınmak için inkâr mekanizması devreye girer.

6. Bağımlılığın Doğası ve Beyin Kimyası

Bağımlılığın biyolojik temelleri de önemlidir. Bağımlılık yapan maddeler, beyindeki ödül sistemini etkileyerek dopamin gibi nörotransmitterlerin salınımını artırır. Bu kimyasal değişiklikler, kişinin bağımlı olduğu maddeyi veya davranışı sürdürme isteğini artırır ve bağımlılığın inkâr edilmesini kolaylaştırır. Beyindeki bu değişiklikler, bireyin bağımlılığını rasyonel bir şekilde değerlendirmesini zorlaştırır.

Sonuç

Bağımlılar, bağımlı olduklarını çeşitli psikolojik, sosyal ve biyolojik nedenlerle kabul etmezler. İnkâr ve savunma mekanizmaları, stigma, kontrol illüzyonu, kognitif çarpıtmalar, kişisel ve psikolojik faktörler ile beyin kimyasındaki değişiklikler, bağımlılığın kabul edilmesini zorlaştırır. Bu dinamikleri anlamak, bağımlılık tedavisinde etkili yaklaşımlar geliştirmek için önemlidir. Bağımlılık tedavisinde, bireyin bağımlılığını kabul etmesini sağlamak için güvenli ve destekleyici bir ortam yaratmak, etkili bir ilk adım olabilir.

Bu makale 21 Mayıs 2024 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Sevdiye Kayan

"Merhaba, ben Sevdiye Kayan. Uzun yıllar süren meslek hayatımda edindiğim deneyimlerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) benim en sık kullandığım yöntemlerden biridir. BDT, insanların düşünceleri, duyguları ve davranışları arasındaki ilişkiyi anlamalarına ve olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmelerine yardımcı olur. Depresyon, anksiyete, yeme bozuklukları ve bağımlılıklar gibi birçok sorunda etkili bir şekilde kullanılabilir. Aynı zamanda, Duygusal Odaklı Terapi (EFT) konusunda da uzmanım. EFT, duygusal bağlanmayı güçlendirmeye odaklanır ve özellikle çift terapisi alanında etkilidir. Çiftlerin birbirleriyle daha derin bir bağ kurmalarına ve duygusal ihtiyaçlarını ifade etmelerine yardımcı olur. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) konusunda da çalışıyorum. Duygusal odaklı terapi ve BDT gibi yöntemlerle, t ...

Etiketler
Bağımlılık belirtileri
Psk. Sevdiye Kayan
Psk. Sevdiye Kayan
Balıkesir - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube